Bu Blog ta Güney Kore hakkında ki izlenim ve düşüncelerimi bulacaksınız.

Hayat burada devam ediyor bizim için. Yaşam Seul de biçimleniyor.

Bazen renkli hayret verici. Çoğunlukla enteresan...


2 Temmuz 2009 Perşembe

SEUL`E GENEL BAKIŞ


Güney Kore kabaca Türkiye`nin Ege Bölgesi kadardır. Seul; Han Nehri boyunca ortadan ikiye bölünmüştür. Ben Anadolu ve Avrupa yakasına benzetirim Kuzey ve Güney yakaları. Kuzey tarafta eski yapılar, tarihi binalar, eski saraylar bulunur. Güney de ise daha çok iş merkezleri vardır. Fakat yeni gökdelen inşaatları her yer de sürmektedir.
Nehir epey geniştir. 23 adet güzel köprü ile trafik rahatlatılmaya çalışılmışsa da pek başarılı olmamıştır. Trafik kısaca felakettir. Ama hiç korna sesi yoktur. İnsanlar sabırla beklerler. Yayalara yol vermek çok önemlidir. Trafik ışığı olmasa bile yaya geçidi olan her yerde aman dikkat. Zira yayalar pat diye atlarlar yola.
Araba çoktur çünkü insan çoktur. Bu arabaların çoğu da Hyundai ve Kia marka lüks sınıf araçlardır. Milliyetçilerdir bu konuda. Fakat diğer lüks markalar da yok değildir. Arabalar ucuz, benzin pahalıdır. Kuzeyde ki iş merkezleri civarında motosikletli yük taşıyanlara da dikkat edilmelidir. Onların da nereden çıkacağı belli olmaz.
Kavşak sistemi Türkiye den daha farklı olduğu için alışana kadar araba kullanırken çok dikkat etmek gerekir. Otobüslere ayrılan yollarda aman ha gitmeyin para cezası vardır. Zira onların da size göre öncelikleri vardır. Yol istemek ve park etmek hatta size yol verdikleri zaman da dörtlülerinizi yakıp teşekkür etmek adettendir. Yolları bilmiyor olsanız da GPS ile her yere gitmeniz kolaydır. Tüm araçlarda, taksiler de gps vardır hatta Koreliler de gps siz adres bulan pek azdır.
Seul içinde ve şehir dışında sayamadığım kadar çok tünel vardır. Dağlık kesimleri bol olan Kore de viraj, rampa yoktur. Bizimse bir Bolu Dağı Tünelini dahi neden yıllarca bitiremeyişimizi hayretle gene anlayamamışımdır. Karayolları bol şeritli, bakımlı ve genelde paralıdır. Hız limitleri adımbaşı konmuş otoyol kameralarıyla takip edilir. Yavaş gittiniz diye de kimse sellektör yapmaz.
Gayet yeşil bir ülkedir. Yazları; Haziran ayında başlayan Musonlarla çekilmez olabilir. Zira nem ve sıcak birleşince bunaltıcıdır. Kışın da ayazı fenadır. Seul e bol kar yağar. Lakin sonbahar ve ilkbahar da aşık olunabilir bu şehrin bitki örtüsüne. Yalnız ilkbahar'da Kuzey Çin'in çöllerinden "sari toz" tasiyan siddetli rüzgarlar etkilidir. Nisan ortalarinda ülke yumuşacık bir havaya kavusur. Ortalama sıcaklık en sıcak dönemde agustos ayında 35 C ye kadar çıkar en soğuk mevsimde ocak ayında -20 C lere kadar düşebilir.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

SOSYAL YAŞAMA BAKIŞ

Sokakta ki insanlar Türk insanının aksine daha mutlu ve güleryüzlü görünürler. Kalabalıktırlar. Nereye gitseniz tenha bir yer bulmak olanaksızdır. Alışveriş merkezleri çoktur. Her yer onlarla doludur. Bizde ki Migros benzeri E-Mart ve Lotte büyük Hipermarketleri her semtte karşınıza çıkar. Kim`s Club denen alışveriş Hipermarketi de 24 saat açıktır. GeceTümünü Yaslanin bir yarısı bile kadın başınıza rahatlıkla gidebilirsiniz. Tüm sokaklarda olduğu gibi kimse size yiyecekmiş gibi bakmaz. Laf atmaz. Seul oldukça güvenli bir şehirdir. Kadınlar mini etek, şort ve topuklu ayakkabı meraklısıdır. En olmadık yerde bile bunları giyerler. Kar yağarken bile...Türkiye de ki gibi bir tehdit ortamından haberleri olmadığından bu gayet doğaldır ve modadır. Erkekler de bakmaz, laf atmaz, rahatsız etmezler. Bu konuda gayet medenidirler. Genç nüfus fazladır. Çocukları severler. Hatta Seul, çocuklar ve aileleri için cennet gibidir. Çünkü her alışveriş merkezinde bebek bakım odaları vardır. Microdalga fırın, su ısıtıcı gibi donanımları mevcuttur. Hatta resmi daireler de, hastaneler de çocuk oyun odaları yada oyun parkları bina içinde düzenlenmiş; çocuğunuzu avutmayı bekler.
Yaşlılar da hala çalışırlar. Hatta her iş kolunda kadınlar daha çoktur. Ama sokakta ki yoğurt satan üniformalı yaşlı kadınlar bile bakımlıdır. Ulu orta aynalarını çıkarıp yaşlısı genci makyaj yapmaya bayılırlar. Metro da otobüste cafe de ....Zaten Makyaj malzemeleri ve cilt bakım ürünleri satan dükkanlardan her yerde vardır. "Face Shop" bunlardan biridir. Ürünleri ucuz ve güzeldir; ben denedim.
Türk olmak iyi bir şeydir Seul de. Severler bizleri. “Brother Country” lafını sıkça duyarsınız. Birçok Koreli Türkiye ve İstanbul u merak eder.
İngilizce bilen Koreli satıcı azdır. Bilseler de garip konuşurlar İngilizceyi. Ama İngilizce öğrenmeye önem verirler çok. Çocukları o kurstan bu kursa koşar. İngilizce ve tekvando bunların başındadır. TV de İngilizce öğreten kanalları (Program değil tv kanalı) vardır. Hatta İngilizce adları yazılı hayvan resimli baskı yapılmış tuvalet kağıtları bile mevcuttur.